3. Borçlar: Borç, bir kişi ya da kuruluşun bir diğerine karşı yerine getirmek zorunda olduğu yükümlülük olarak tanımlanabilir. Borç, borçlunun alacaklıya karşı, gerekirse devlet zoruyla yerine getirmekle yükümlü olduğu iktisadi değer taşıyan davranış biçimidir. Günlük hayatımızda borç kelimesi çok geniş anlamları içerir.
Borçlar hukukunun konusunu oluşturan borç ilişkisinin üç özelliği vardır. Bunlar; borçlu, alacaklı ve edim (borç ilişkisinin konusu). Borçlu, borç ilişkisi nedeniyle edimde bulunacak kişidir.
Alacaklıya karşı bir şey yapma verme, ödeme ya da bir şey yapmama şeklinde bir edimi yerine getirmekle yükümlüdür. Başkasının arabasına çarpıp zarar veren kişi, bu zarar nedeni ile borçlu durumundadır. Araç sahibinin bu zararını gidermek zorundadır.
Alacaklı, borç ilişkisinde alacaklı taraf aktif unsurdur. Borçludan edimini yerine getirmesini talep etme yetkisine sahiptir. Arabasına çarpılan kişi, arabasına çarpan kişiden zararını ödemesini isteme yetkisine sahiptir. Arabasına çarpılan alacaklı durumdadır. Edim (eda); yapılması, yerine getirilmesi gereken şeydir. Alacaklının borçludan talep
edeceği, yerine getirilmesi gerekli davranış şeklidir. Başkasının aracına çarpan borçlu durumundaki kişi, verdiği zararı gidermek zorundadır. Borçlunun gidermek zorunda olduğu bu zarar bir edimdir. Borçların temel özellikleri şunlardır:
- Her borç, parayla ölçülebilen bir değere sahiptir.
- Her borç, ihlal edilmesi halinde yaptırımlarla karşılaşır.
- Borç kelimesi sadece para borcu anlamında değildir. Paradan başka bir şeyi vermek ya da bir şeyi yapmak veya yapmamak şeklinde olabilir.
- Borç ilişkisinde bir tarafın borcu, diğer tarafın alacağını oluşturur.
4. Borcu Doğuran Olaylar: Borçlar çeşitli fiillerden ve ilişkilerden doğabilir. Borcu doğuran sebepler genel olarak sözleşmeler, haksız fiiller ve sebepsiz zenginleşme olarak üç gurupta toplanmaktadır.
4.1. Sözleşmeler: Tek taraflı hukuksal işlemlerde bir başka iradeye ihtiyaç yoktur. Sözleşme iki taraflı bir hukuksal işlem olup en az iki iradeye gereksininim duyar. Kurulan borç ilişkisi bir sözleşme ise bu sözleşmenin yerine getirilmesi, aksi takdirde doğacak olan zararın tazmini gerekir. Sözleşmede irade açıklaması karşılıklı ve uygun olacaktır. Bu iradeler hukuksal sonuca yönelik olmalıdır. İradelerin yorumunda amaca bakılmaktadır. Yasada iki taraf denilmekte ancak taraflar ikiden fazla kişiden oluşabilir. Sözleşmenin kurulması için açıklanan iradelerden biri icap diğeri kabul adını alır.
İcap; bir sözleşmenin kurulabilmesi için sözleşmenin esaslı unsurlarını içeren bağlanma kastını taşıyan diğer tarafın bu yönde açıklamada bulunmasıyla sözleştirmeyi oluşturan irade açıklamasıdır. Diğer irade açıklamalarından farklı olarak açıklayanı bağlar. İcapta davet bağlayıcı değildir. Kabul; bir sözleşmenin kurulabilmesi için gerekli diğer iradedir. Kabulün kimden geldiği önemli değildir. Bir icabın kabul sayılması için icabı değiştirmemesi, icabın tüm noktalarıyla uyum içinde olması gerekir. İcabı değiştiren irade kabul değil yeni bir icaptır. Kabul irade açıklaması olup irade hakkındaki esaslar burada da geçerlidir.
Sözleşmelerin Koşulları:
- Kuruluşundaki sakatlık yüzünden ve geçmişe etki ediyorsa geçersiz sayılır.
- Ehliyet geçerlilik koşuludur. Ehliyetsiz kişinin yaptığı sözleşme başından beri geçersizdir.
- Hukuka ahlaka ve adaba aykırı olmama ve imkansız olmaması gerekir.
- Yasak olan mallar sözleşmenin konusu olamaz.
- Ahlaka aykırılık koşulları mevcutsa
- Kişinin kendi istek ve arzusuyla kişilik haklarını ortadan kaldıran sözleşmeler geçersizdir.
- Kanuna ve ahlaka aykırı olmayan konuların sözleşme ile sınırlandırılmasımümkündür.
- Bir akdin konusu imkânsız ise o sözleşme batıldır. Edimin ifası olanaklı olmalıdır.
4.2. Haksız Fiiller: Haksız fiiller, haksız bir eylemle bir başkasına verilen zarar sonucu ortaya çıkar. Haksız fiil kural olarak bir tazminat borcu doğurur, borcun konusu zararın giderilmesidir. Edim tazminattır. Daima verme borcu doğurur, bu borcun giderimi zararın tazmini olacaktır.
Haksız Fiilin Borç Doğurmasının Şartları:
Fiil: Eylem koşulu gerçekleşmelidir. Bir dışa vurum, davranıştır. Haksız fiil işleme düşüncesi bir borç kaynağı değildir. Kişi; araçla, başka bir kişiyle, hayvanla haksız fiil oluşturabilir. Eylem, hareket olmasına rağmen hareketsiz bir şekilde de ortaya çıkabilir.
Hukuka Aykırılık: Hukuka aykırılık, eylemden doğan borçlarda söz konusudur. (Haksızlık = hukuka aykırılık) Zarara yol açan haklı eylemler olabilir. Eylem haklıysa diğer koşullar olsa dahi borç doğmaz. Eylemin tüm hukuk sistemi göz önünde tutulmak üzere onaylanan bir eylem olup olmamasıyla hukuka aykırılığı belirlenir. Haksız fiilin borç doğurması için eylemin aynı zamanda suç teşkil etmesi zorunlu değildir.
Zarar: Zarar, şahıs veya mal varlığında meydana gelen azalmadır. Zararı meydana getiren bu olgu hukuka aykırı, kusurlu eylemdir. Bu zararın giderilmesi gereklidir. Zararın tazmininde amaç zarara uğrayanı haksız fiilden önceki hale getirmektir. Zararın üst sınırını tazminat oluşturur. Zararı aşan tazminat yoktur. Aksi halde haksız eylem sebepsiz zenginleşmeye yol açar. Zarardan az olabilir. Bu da tazminattan indirim sebebi varsa gerçekleşir. Haksız fiil doğduğunda tazminat hükmedilmeden önce doğan zarar hesaplanır. Zarar hesaplanmadan tazminata geçilemez. İndirim sebebi varsa tazminat sebebinden yapılır.
İlliyet: Haksız eylem sebep, meydana getirdiği zarar ise sonuçtur. Meydana gelen zararla haksız fiil arasında neden sonuç ilişkisinin bulunmasıdır.
Kusur, Kasıt, İhmal: Kişilerin davranış tarzının türüne göre kusurun derecesi değişir. Kusurlu davranış bazen affedilebilirken bazen indirime sebep olabilir. Kasıt; hukuka aykırı eylemin sonucunu bilerek ve isteyerek hareket etme durumudur. Bilme ve isteme önemli unsurlardır. Kastta kişinin eylemi hiçbir şekilde kabul edilmez. Herhangi bir kusur sorumluluk için yeterlidir. Kastta sorumluluk ağır olacaktır. Haksız fiil sorumluluğunda yaş sınırlaması yoktur. Sorumluluk için sezginlik zorunluluğu vardır. Sezginliğin yaşı yoktur. Hukuk yargıcı failin kusurunu araştıracak herhangi derecede bir kusurunun yakalanması sorumluluk için yeterli olacaktır. Kusurun derecesi ise tazminat miktarının belirlenmesinde önemlidir.
Dikkat ve Özen: Dikkat ve özenin esas alındığı kusursuz sorumluluk hallerinde kişinin eylemlerinden sorumlu tutulduğu varlıkların zarar vermesinde gerekli dikkati göstermemesidir. Hayvan sahibinin sorumluluğu bu gruba girer. Sorumlu tutulan kişi kurtuluş kanıtı getirme olanağına sahiptir. Bu sorumluluğun çıkış noktası gerekli özeni ve dikkati göstermemesi ya da bunu gösterse dahi zarar oluşacaksa kişinin bunu engelleyemeyecek olmasıdır.
Tehlike: Faaliyetleri nedeniyle tehlike meydana getirenler, doğan zarardan kusursuz sorumlu kabul edilir. Yasa koyucu, daha sert davrandığı bu sorumluluğun temelini başkalarının can ve mal güvenliğini tehlikeye sokan kuruluşlara dayandırır ve bunların kurtuluş kanıtı getirme olanağı yoktur. Tek yol illiyet bağını kesen durumların kanıtlanmasıdır. Kusursuz sorumluluk hali kanunilik ilkesine tabidir.
Eleman Çalıştırma Sorumluluğu: Yapılan işin icrası sırasında, elemanların vermiş olduğu karardan, doğrudan doğuya işveren sorumludur. Kendilerinin kusurlu olsun olmasın zararı karşılama mecburiyetleri vardır.
Motorlu Taşıtlarda Sorumluluk: Motorlu araç işletenler "tehlike oluşturma ilkesine" dayanılarak sorumlu tutulmuşlardır. Araç işleteni olarak araç sahibi, sürücüsü ile birlikte sorumludur. Motorlu taşıtların meydana getirdiği zararlar, büyük bir çoğunlukla trafik kazaları sonucunda olur. Zarar ve sorumluluk doğuran olay, motorlu aracın işletilmesinden doğabilir. Bir kazada otobüsün içindeki yolcular zarar görürse, işletenin kusuru aranmaz; oluşan zararlardan dolayı, sırf motorlu aracı işlettiği için doğrudan doğruya sorumlu tutulur.
sayfa 2