muhasebe
muhasebe dersleri

HAKSIZ FİİLLERDEN DOĞAN BORÇLAR

Haksız Eylem: Başkalarına zarar veren hukuka aykırı davranışa haksız eylem, bundan doğan sorumluluğa haksız eylem sorumluluğu denir. Örneğin bir kişinin diğerini yaralaması, hırsızlık yapması, trafik kurallarını ihlal etmek, piknik sonrası orman yangını vb.

Haksız eylemler, o eylemi işleyeni meydana gelen zararı ödeme borcu altına sokar, böylece haksız eylemi işleyen ile zararı gören arasında bir borç ilişkisi doğurur. Haksız eylemler de borcu doğuran kaynaklardandır.

REKLAM

Haksız Fiilin Unsurları: Borçlar kanununa göre haksız fiillerden sorumlulukta dört unsur söz konusudur.

- Hukuka aykırı fiil
- Zarar
- Kusur
- İlliyet bağı

Hukuka Aykırı Fiil: Hukuk düzeninin, kişilerin mal varlığını veya şahıs varlığını korumaya yönelmiş yazılı, yazılı olmayan kurallarına aykırı eylemler haksız fiillerdir. Her hak, amacı içinde kullanılmalıdır. Hakkın kötüye kullanılması suretiyle zarar verme halinde de haksız fiil söz konusudur. Örneğin mülkiyet hakkına, telif hakkına, şahsiyet hakkına saldırı teşkil eden fiiller hukuka aykırı fiillerdir.

Zarar: Tazminat yükümlülüğünün doğabilmesi için, hukuka aykırı bir fiille bir zarara sebebiyet verilmiş olması gerekmektedir.

- Maddi zarar: Mal varlığındaki azalmayı ifade eder. Mal varlığındaki azalma mal sahibinin rızası dışı meydana gelmiş olmalıdır. Örneğin bir saldırı sonucu yaralanan kişinin tedavisi için yaptığı masraflar, işe gidememesi, para kazanamaması maddi zarardır.
- Manevi zarar: Bir kişinin haksız eylem yüzünden çektiği üzüntü, hakarete uğrayan bir kimsenin şeref ve haysiyetinin incinmesi, saygınlığının sarsılması biçiminde görülür. Bunlar para ile ölçülemeyen kayıplardır. Manevi zararın telafisi için bir miktar para tazminat olarak ödenir. Başka telafi yolları da vardır. Örneğin gazete ilanı ile toplum önünde temize çıkmak.

Kusur: Haksız bir fiil ile başkasına zarar veren kimse ancak kusurluysa bu zararı tazmin ile yükümlüdür. Hukuka aykırı sonucu önlemek için gerekli iradeyi göstermeyen kişi kusurludur. Kusur kast ve ihmal olarak ikiye ayrılır.

- Kast: Kişinin yaptığı fiili ve bunun zarar verici sonuçlarını bilerek ve isteyerek hareket etmesidir. Örneğin kan gütmede fail, mağduru öldürmek istemekte ve silahını bu sonucun gerçekleşmesi için ona yöneltmekte olduğundan kasten haksız bir fiil işlemiş olur. Temyiz gücünden yoksun insanlar hiçbir zaman kusurlu sayılmazlar.
- İhmal: Normal insanların davranmayacağı şekilde hareket ederek zarara sebep olmak, ihmal şeklinde kusurdur. Burada fail, hukuka aykırı sonucu istememiş ancak gerekli özeni göstermemiş, gerçekleşmemesi için gerekli tedbirleri almamış ve zarara sebep olmuştur. İhmal bazen hafif ihmal bazen de ağır ihmal şeklinde görülür. Örneğin bir kimse aşağıya bakmadan pencereden cam kırıklarını sokağa atarak yoldan geçen çocuğa zarar verse ağır kusurludur.

İlliyet Bağı: Haksız fiilin tazminat borcunun doğması için hukuka aykırı fiil ile zarar arasında bir illiyet (nedensellik) bağının bulunması gerekir. Fiil olmasaydı meydana gelen zararın doğması mümkün olmayacak idiyse fiil ile zarar arasında bir illiyet bağı var demektir.

Bir ilişkinin var olup olmadığı her olayın akışına göre değişir. Örneğin hakarete uğrayan kişi bu nedenle sinirlenip bir yayaya çarpsa, yayanın gördüğü zarar ile hakaret edenin haksız fiili arasında yeterli bağ yoktur. Buna karşılık hakaret nedeni ile namusuna sataşılan kişi intihar ederse onun maddi-manevi desteğinden mahrum kalmış yakınlarının gördüğü zarar ile hakaret arasında mantıklı bir bağ vardır.

Haksız fiiller borcun kaynaklarındandır ve bu borç ilişkisinden doğan edim, tazminattır. Maddi tazminat aynî tazminat ve nakdî tazminat şeklinde olur. Tazminatın miktarını ve şeklini bizzat hâkim belirler. Zararı ispat etmek davacıya düşer.

Kusursuz Sorumluluk: Haksız fiillerin özel unsurlarından bir taneside kusurdur. Kural olarak haksız eylemin sonuçlarından sorumlu tutulanlar, o eylemi işleyenlerdir. Ancak kanun bazı durumlarda haksız eylemi işleyen ile birlikte başka bir kimsenin de sorumlu tutulabileceğini kabul etmiştir.

Borçlar Kanununa göre istihdam edenler, çalıştırdıkları kimselerin başkalarına verdikleri zararı ödemekle yükümlü tutulurlar. İstihdam eden kimsenin, zarardan sorumlu olduğu ölçüde zararı veren şahsa rücu hakkı vardır. İşin ifasında başkasını çalıştırmak hizmet sözleşmesine dayanır. Örneğin, A bir inşaat yaptırmaktadır. İşçilerden biri dikkatsizlikle tuğlayı elinden düşürmüş, caddeden geçen B’nin yaralanmasına neden olmuştur. Bu takdirde B, A’ya karşı dava açarak hizmetinde çalıştırdığı kimsenin haksız fiilinden doğan zararını ödetecektir.

Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Borçlar: Günlük yaşam sırasında türlü nedenlerle başkalarından mal veya para alınabilir. Böylece kişinin kendi ekonomik varlığı artar. Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının haklı bir sebep olmaksızın malvarlığının çoğalması (zenginleşmesi) demektir. Sebepsiz zenginleşme nedeni ile bir davanın açılabilmesi için, bir iade borcunun doğması için dört unsurun bulunması gerekir.

Sebepsiz zenginleşmede geri verme, fakirleşen tarafın zenginleşen tarafa karşı açacağı bir davayla sağlanır, bu davaya sebepsiz zenginleşme davası denir. Bu dava zarar görenin verdiğini geri istemeye hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her halde bu hakkın doğduğu tarihten başlayarak on yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.

Hukuk

hesap planı
Ayrıntılı Hesap Planı
2022 pratik bilgiler
2024 Pratik Bilgiler
muhasebe video eğitimi
Muhasebe Video Eğitimi
muhasebe haberleri
Güncel Haberler
REKLAM

muhasebe soruları
Muhasebe Soruları
muhasebe öğretmeni
Muhasebe Öğretmeni
enflasyon oranları
Enflasyon Oranları
kdv hesaplama
KDV Hesaplama