1. Kamu Gelirlerinin Tanımı: Kamu gelirleri, devletin ve diğer kamu kuruluşlarının, kamu hizmetlerini karşılamak amacıyla kanuna dayanarak çeşitli kaynaklardan elde ettikleri gelirlerdir. Bu gelirler ile devlet, mal ve hizmetleri satın alır ve bunlarla kamusal hizmeti gerçekleştirir. Kamu gelirleri devletin egemenlik gücüne dayanılarak değişik kaynaklardan elde edilir. Kamu geliri çoğunlukla millî gelir üzerinden elde edilirken, elde edilen bu gelirler yine kamusal hizmet amacıyla kamu giderlerine dönüşür.
Devlet gelirleri elde edildiği kaynaklar ve elde ediliş şekilleri bakımından değişik şekillerde adlandırılır. Kamu gelirleri her yıl tekrarlanan normal nitelikte bir gelirdir. Yani normal durumlarda alınan vergi, resim, harç, şerefiye, teşebbüs gelirleri olağan gelirlerdir. Ancak bunun yanında olağanüstü durumlarda elde edilen gelirler de vardır. Bunlara ise olağanüstü gelirler denir.
Devletin vergileme yetkisine dayanarak elde ettiği gelirler cebri gelir olarak adlandırılır. Mülk ve teşebbüs gelirleri ise cebre dayanmayan kamu gelirlerindendir. Devletin ve yetkili kuruluşların egemenlik gücüne dayanarak aldıkları vergi, resim, harç, şerefiye, parafiskal gelirler kamu ekonomisi gelirleridir. Devletin piyasa kurallarına uyarak elde ettiği gelirler ise özel ekonomi gelirleridir. Özel ekonomi gelirleri içerisinde mülk ve teşebbüs gelirleri yer almaktadır.
2. Kamu Gelirlerinin Çeşitleri: Kamu gelirleri vergi, harç, resim, şerefiye, parafiskal gelir, borçlanma, mülk ve teşebbüs geliri ve para cezalarından oluşmaktadır.
2.1. Vergi: Kamu gelirleri içerisinde en önemli yeri vergiler almaktadır. Vergi, kamu gelirlerinin çok önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Vergilerin kamu gelirleri içerisindeki payı yaklaşık %90’dır. Bu nedenle kamu gelirleri genelde vergi gelirleri olarak anlaşılmaktadır. Anayasamızda vergi ödevi altında 73. maddeye göre “Herkes kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim ve harçlar ve benzeri mali yükümler ancak kanunla konulur.” Bu maddeye göre vergi, devletin aldığı bir para olmaktan ziyade aynı zamanda her vatandaşın ödemek zorunda olduğu bir paradır. O zaman bu açıdan verginin tanımı kişilerin, kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre ve kanuna bağlı kalarak ödeyeceği bir yükümlülüktür. Tanıma göre verginin özellikleri şu şekilde sıralanabilir:
- Vergi, vergilendirme yetkisine sahip kuruluşlarca alınır.
- Vergi, kanuna dayanılarak zorla alınır.
- Vergi, karşılıksızdır. Kişiye hizmet olarak döner.
- Vergi, gerçek ve tüzel kişilerden alınır.
- Vergi, para ile ödenir.
Vergiler dönem içinde yapılan vergi iadeleri ile düzeltici ayarlamalardan arındırılarak net biçimde gösterilir. Vergi tahsilinden sonra vergi yükümlüsüne yapılan geri ödemeler yalnızca, daha önce yapılan yanlış vergilendirmelere veya ilgili mevzuatına göre iade edilmesi gereken tutarlara ilişkindir.
Vergileri tahsil eden yönetim organından başka herhangi bir yönetim organına dağıtılmayan vergiler, vergiyi tahsil eden yönetim organının geliri olarak kaydedilmelidir. Vergileri tahsil eden yönetim organından başka herhangi bir yönetim organına pay verilmek suretiyle dağıtılan vergilerde de vergiyi tahsil eden yönetim organının geliri olarak kaydedilerek karşılığında verilecek paylar bu amaçla bütçelerine konulacak ödeneklerden karşılanır.
2.2. Harçlar: Bazı kamu kurum ve kuruluşlarının yaptıkları hukuki işlemden ve sundukları hizmetten dolayı aldıkları paraya harç denir. Harç konusu olan hizmetleri sadece devlet yerine getirmektedir ve bunun karşılığını da yine devlet almaktadır. Harca konu olan
hizmetler noter, adliye, tapu hizmetleri vb. hizmetlerdir.
Harç da tıpkı vergi gibi kanuna dayalı olarak zorla alınır. Harcı, harca konu olan işlemden yararlananlar öderler. Örneğin, pasaport almak isteyenler pasaport harcı ödemek zorundadırlar. Bu hizmetten yararlanmayanlardan böyle bir şey alınmaz. Harç miktarı siyasi, sosyal ve mali olanaklar dikkate alınarak kamu yetkililerince belirlenir. Harç, hizmetten faydalanma derecesine göre tespit edilerek belirlenebilir. Yani kişilerin bu hizmetlerden sağladığı özel fayda karşılığında bedel belirlenir. Vergilendirmede ise böyle bir tespit zordur. Kişilerin onlara sunulan hizmetlerden faydalanıp faydalanmadıklarına ya da ne kadar faydalandıklarına bakılmaz. Yani vergi karşılıksız iken harç karşılıklıdır. Harç, isteğe bağlı bir ödemedir. Vergi gibi zorunlu bir ödeme değildir. Harç tarifeleri, vergiler kadar sık değişmez; vergi gelirlerine göre daha az gelir sağlarlar. Bu yüzden kamu gelirleri içerisinde harçların payı küçüktür, fazla yer tutmaz.
2.3. Resim: Devlet kurumlarınca yapılan hizmetler karşılığında alınan paralardır. Vergi ve harçlar ile aynı anlamda da kullanılan resimler, kamu kurulularının belirli bir işi yapmaya yetki ve izin vermesi karşılığında alınır. Resim karşılığında faydalanılan hizmetin şekli farklıdır. Resim, ekonomik işlem sonucu ortaya çıkar. Harçlara benzeyen tarafı, kişiye özel karşılığının olmasıdır. Avlanma ve ruhsat resmi, trafik resmi, damga resmi, eğlence resmi resimlere birer örnektir. Resimlerin vergilere benzeyen yanı ise kanuna dayanılarak zorla alınmasıdır. Pul yapıştırılarak, damga basılarak, makbuz verilerek resimler ödenir. Yerel yönetim gelirleri içerisinde resimlere sık rastlanır.
2.4. Şerefiye: Devlet veya belediyelerin yaptıkları bayındırlık hizmetlerinden dolayı bu hizmetlerin yapıldığı alanlarda bulunan gayrimenkullerin değerlerinde artış meydana gelir ve bu artış nedeniyle gayrimenkul sahiplerinden belirlenen ölçülerde para alınır. Alınan bu paralar, şerefiye olarak adlandırılır. Şerefiyeler de harçlara benzer. Çünkü şerefiye ödeyen kimseler, ödedikleri paranın karşılığında bir kazanç (gayrimenkullerinin değer artışı) elde etmektedirler. Şerefiyeler, belediye meclislerince belirlenir ve yerel yönetim kuruluşlarının gelirleri içerisinde yer alır.
2.5. Parafiskal Gelir: Kamu kuruluşlarının topladığı ve devlet bütçe gelirleri arasında yer almayan zorunlu ödemelerdir. Belirli amaçların gerçekleştirilmesi için kurulan ekonomik, sosyal ve mesleki kuruluşların, bu amaçların finansmanını karşılamak amacıyla devlet tarafından aldıkları yetki ile ilgililerden topladıkları bir gelirdir. Sosyal güvenliğin sağlanması amacıyla Sosyal Sigortalar Kurumunun devlet yetkisi ile kişilerden topladıkları sigorta primleri parafiskal gelirlere en güzel örnektir. Bunun dışında sanayi, ticaret ve ziraat odalarının, baroların kendi mensuplarından aldıkları aidatlar birer parafiskal gelirdir.
Parafiskal gelirlerin de tıpkı harç ve şerefiyeler gibi karşılığı vardır. Bu primleri ödeyen kişiler, ödemelerinin karşılığında menfaat sağlamaktadırlar. Parafiskal gelirler, bütçede yer almaz ve bu özelliği ile diğer gelirlerden ayrılır. Parafiskal gelirler de kanun zoruna dayanılarak alınır. Kişilerin, primleri ödememe veya geciktirme gibi seçenekleri yoktur. Mutlak surette tahsilatı yapılır.
2.6. Borçlanma: Devletler ister gelişmiş isterse az gelişmiş olsun ekonomik ve sosyal amaçlarını gerçekleştirebilmek için borçlanma yolunu tercih eder. Bu yöntem, geçici bir gelir kaynağı olsa da yine de hemen hemen her ülke tarafından kullanılmaktadır. Devlet borçlanması, devletin isteğe bağlı ve bir bedel karşılığında alacaklıya faiziyle birlikte geri ödeme koşulu ile iç ve dış kaynaklardan elde ettiği gelirdir. Borçlanmada faiz, vade ve ödenme şekli sözleşmede belirtilir.
Devlet borçlanmasında borçlu devlet iken alacaklılar kendi ülkesindeki özel sektörler, bankalar, dış sermaye çevreleri ve yabancı ülkelerden biri ya da birkaçı olmaktadır. Borçlanma yoluyla gelir elde edilirken bu borçlar, yine borçlarla karşılanmakta ve böylece borçlanma tamamen ortadan kalkmamaktadır. Borçların kontrolü çok önemlidir. Borçlanmanın yararlı olabilmesi için alınan borçların verimli kullanılması ve gelir artışı yaratacak şekilde değerlendirilmesi gerekir. Eğer alınan borçlar, doğru şekilde değerlendirilemezse borcun faiziyle birlikte geri ödenmesi aşamasında bu yük vergi yoluyla halkın üzerine binmektedir. Borç yükü hafifletilemeyip devam ettirildiği ve yeni borçlanmalarla ödenmeye gidildiği durumda artık borçlanma bir gelir kaynağı olmaktan çıkar. Bu yüzden zorunlu kalınmadıkça borçlanma bir gelir kaynağı olarak görülmemelidir. Ancak aşağıda belirtilen bazı durumlar devlet borçlanmasını gerektirmektedir:
- Vadesi gelmiş borçlar
- Bütçe açıkları
- Ekonomik krizlerin engellenmesi
- Atıl kaynakların kullanılması
- Olağanüstü harcamalar
- Askerî ve teknolojik gelişmeler
- Büyük yatırım projeleri
Borçlanma da vergi gibi kamu geliri kaynağıdır, ancak vergi karşılıksız iken borçlanmada karşılık vardır; borcun kendisinin yanında faiz ödemesi de yapılır. Vergide zorunluluk varken borç isteğe bağlıdır. Kişi, kurum ya da devletler isterse borç verirler. Borçlanmada alacaklıya ödenecek faizlerin kaynağı da yine vergilerdir. Borçlanmanın artışı vergi artışına neden olmaktadır.
sayfa 2